TKP, seçimlere kısa bir mühlet kala Sosyalist Güç Birliği’nin ya da onun içinde yer alan kimi partilerin Emek ve Özgürlük İttifakı’na katılacağı istikametindeki haberlere dair açıklamada bulundu.
TKP’den yapılan açıklamada, “TKP Türkiye’nin bütün kentlerinde ve seçim bölgelerinde milletvekili seçimlerine katılacaktır. Buna ek olarak, HDP ya da diğer bir partinin seçmeninin oy potansiyelinden yararlanarak milletvekili elde etmeyi TKP siyasi etik açısından yanlış bulmakta ve en başta o partilerin seçmenine saygısızlık olarak görmektedir” sözlerine yer verildi.
TKP’nin açıklaması şöyle:
“TKP seçimlere bütün vilayetlerde, kendi ismiyle katılıyor. Birtakım medya kuruluşlarında partimizin kurucu bileşenlerinden olduğu Sosyalist Güç Birliği’nin ya da onun içinde yer alan birtakım partilerin Emek ve Özgürlük İttifakı’na katılacağı doğrultusunda haberler çıkmaktadır. Sosyalist Güç Birliği, tarihi pahası olan prensipleri savunarak ortaya çıkmış, kendisini seçim devriyle sınırlamamış ve sosyalist hareketin tertip siyasetinden bağımsız bir güç olması gerektiği kanısıyla hareket etmiştir.
Kuruluş sürecinde anti-emperyalizmin, laiklik savunusunun ve planlı-kamucu bir iktisadın altını çizen Sosyalist Güç Birliği, bu prensipleri hakikaten savunan bütün siyasi oluşumları birlikte hareket etmeye çağırmıştır. Bağımsız, hâkim, laik bir ülke ve devletçi-planlı bir iktisada dayalı eşitlikçi bir toplumsal tertip amacı seçim periyotlarında unutulacak, bir kenara konacak detaylar değildir. Bilakis halkın politik hassaslığının arttığı seçim periyotlarında en fazla muhtaçlığımız olan bütün bu kıymetlerin savunulmasıdır. Bu manada bu pahaları temsil etme yükümlülüğü olan sol-sosyalist güçlerin ağır bir biçimde seçim aritmetiği ve milletvekili hesaplarıyla gündeme gelmesi yakışıksız bir durumdur.
12 Eylül faşizminin eseri olan seçim barajını delmek için yollar aramak elbette mümkündür. Bununla birlikte, Türkiye’de sosyalizmin önündeki manileri kalıcı bir biçimde aşmanın biricik yolu olan örgütlü halk hareketini ve devrimci unsurlarımızı değersizleştiren yaklaşımlardan uzak durmak gerektiği de ortadadır. Türkiye Komünist Partisi, geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin bütün sol-sosyalist-komünist güçlerini emperyalizme, gericiliğe ve sömürüye karşı güçlü ve bağımsız bir seçim ittifakı oluşturmaya çağırmış ve bu ittifakın sırf seçim barajını değil toplumsal algıdaki birçok mahzuru de ortadan kaldıracak büyük bir güç yaratacağını açıklamıştır.
Bu davetin istenen sonucu vermemesinin temel nedeni HDP’ye ait kıymetlendirme farklılıklarıdır. Çok bileşenli bir yapıya sahip olan bu partinin NATO, Avrupa Birliği, emperyalizmin bölgesel planları, tarikat ve cemaatler, TÜSİAD sermayesi ve gibisi bahislere dair ve ülkemizin en hassas ve kritik tarihî devri olan 1919-1924 yıllarına dönük yaklaşımı TKP açısından bir siyasal işbirliğini olanaksızlaştıran içeriktedir.
“SİYASİ ETİK AÇISINDAN YANLIŞ BULUYORUZ”
AKP iktidarının HDP’ye dönük hukuksuz ve vakit zaman şantaj kokan saldırganlığı; bu saldırganlık ve zorbalığın ortaya çıkardığı dayanışma sorumluluğu, kelamını ettiğimiz siyasi ayrımları ortadan kaldırmıyor. Türkiye Komünist Partisi, içeriksiz, şahsileştirilmiş, program ve unsurların bir kenara konduğu ve seçim hesaplarının belirlediği bir siyaset kültürünü reddetmektedir. Buna ek olarak, HDP ya da öbür bir partinin seçmeninin oy potansiyelinden yararlanarak milletvekili elde etmeyi TKP siyasi etik açısından yanlış bulmakta ve en başta o partilerin seçmenine saygısızlık olarak görmektedir.
Partimiz Türkiye’nin birtakım bölgelerinde seçimlere katılmamayı da içeren bir alan paylaşımını zati kategorik olarak reddetmektedir. Temel hak ve özgürlüklere alışılmamış seçim barajını, partilerin farklılık ve bağımsızlıklarını koruyarak aşacak bir ‘seçim ittifakı’nın yaratılması içinse ne bir vakit ne de bir taban bulunmaktadır.
TKP Türkiye’nin bütün kentlerinde ve seçim bölgelerinde milletvekili seçimlerine katılacaktır. Partimize dönük son periyotta ortaya çıkan yaygın ilgiyi ve ortamıza katılan binlerce TKP gönüllüsünün gücünü seçimlerde Türkiye’de aydınlığın, yurtseverliğin, Cumhuriyetçiliğin, Sosyalizmin tarihi bir sıçrama yapması için değerlendireceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”
